24 Kasım 2016 Perşembe

SİYEZLERİ TAKİPTEYİZ

         
       

         Bir önceki yazımızda kısa bir siyez  tanıtım yaptık. Gerisini yaşadıkça anlatacağız sizlere. Biz burda yaşadığımız duyguyu sizinle paylaşmak için bulunmaktayız efendim . Çok ekelim, çok çok olsun çok kazançlar getirsin hiç değil amacımız. Gerçekten zevkle yaşadığımız  toprak ve doğa aşkını biraz olsun sizlere hissettirebilmek. Eskiden daha fazla ekilen ürünlerden olan siyez, son dönemde yeniden değer kazanmaya başladı.  Araştırmalar sonucu normal buğdayda 40 kromozom bulunduğunu, bunun % 60-80 oranında gluten demek olduğunu; geleneksel buğdayımızda ise 14 kromozoma karşılık gluten oranının % 10’lar düzeyinde bulunduğunu anlatılmaya başlandı. 
             

         Değerli bir ürün , değerini bilmek gerek diye düşünüyoruz biz ailece.  Seydiler ilçesinin rakımı 1074 civarında, eee  bu kadar yüksekte olunca gece ve gündüz sıcaklıkları inanılmaz farklı oluyor. Sabah toprağın üzerine yağan çiğ buğdaylarımızı öyle bir besliyor ki  siyezdeki kepeğin fazlalığı bu doğa harikasından kaynaklanıyor. Kepek oranı fazlaca olunca hem bulguru hem unu bol lifli bir gıda haline dönüştürüyor. Lezzetinin yanında sindirim  sistemine azımsanmayacak kadar faydası bulunuyor. Hepsi aynı boy değil her başak ayrı havada yani çok özgür bu buğdaylar aynı onları ilmek ilmek işleyen çiftçisi gibi:)

       Mayıs ayında bu ziyaretimiz ; buğdaylarımızın  o can alıcı renklerini görmeye hemde önümüzdeki  seneye hazırlayacağımız tarlaları sürmeye gittik. Baharda ülkemiz ayrı bir renkte her yer bambaşka. Mevsimlerin her biri apayrı güzellikte yaşanıyor gerçekten. Mis gibi yeşermiş toprakları sürdükçe üzerindeki her bir çiçek, her bir farklı tohum o toprağı ayrı ayrı güzelleştiriyor. Ve biz toprağı karıştırdıkça yemeğini bekleyen güzeller bizlere keyifle eşlik ediyor.


     Veee tabiki taş fırınımızı yakmazsak olmazsa olmazdı. ilk denemeler siyez ekmeklerimiz. Fazlaca kabarmıyorlar bence bu glutenin az olduğunun en önemli göstergesi. Ama lezzet nefis. Kendine has bir tadı aromaya sahip. Ne kadar yersen ye hiç rahatsız etmiyor. Rengi o kadar doğal bir kahverengi rengini alıyor ki şaşırmamak elde değil. 







           Uras beyde bizim küçük kahramanımız.  Aslında herşey sanırım onunla bir başka güzel olmaya başladı. Ve yeni neslin doğayı bizden daha çok sevmesi, anlamlandırması ve keyifle sürmesi bizleri çok daha güzel günlere kavuşturacak inanıyoruz.
  







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder